Salı, 17 Temmuz 2012 00:19

MÖ.2. yy daki "Tarihin İlk Analog Bilgisayarı Girit Adasında Bulundu! Öne Çıkarılmış

Yazan
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

MÖ. 2 yüzyılda kullanılan bu makine oldukça kompleks...Peki kim yapmış bu ilk bilgisayar benzeri aygıtı , o zamanın ilimde ileri giden milleti Yunanlılar. Hassas dişlilerden oluşan bu dünyanın ve tarihin ilk bilgisayarı...

diyebileceğimiz dişli ve mekanik yapı 1900 yıllarında bir enkazda rastlantısal olarak bulundu. Antikythera düzeneği adı verilen bu dişli mekanik aygıt Yunanlıların güneş tutulması gibi gökyüzü olaylarını tahmin edebildiği düşünülüyor.

http://www.youtube.com/watch?v=hkXNbCeoQS0

http://www.youtube.com/watch?v=6Wp3wL8g2Eg

http://www.youtube.com/watch?v=MqhuAnySPZ0&feature=related

Xray tomografisi ile cihazın benzersiz bir kopyası Apple mühendisleri tarafından yapıldı. Bu aygıtın dünya tarihinin en eski bilimsel hesap makinesi olduğu düşünülen Antikythera Düzeneği Digital Science sponsorluğunda Andrew Carol tarafından 1,500 Lego parçası ve 110 dişli kullanılarak 30 günde yapıldı.

Carol'un yaptığı makine orjinal makineyle aynı işlem ve işlevleri gerçekleştirebilmek için 2 bölmeli kanat ve 4 dişli kutusunda oluşuyor. Her bir dişli kutusu farklı bir matematiksel işlemi gerçekleştiriyor.

http://www.youtube.com/watch?v=FSsG0Ld3kUI&feature=related

Antikythera, 1902 yılında Ege’de Girit adası yakınlarında sünger avcıları tarafından bir Roma gemi batığında bulunmuştu. Zamanın arkeologları, M.Ö. 2’inci yüzyıla ait bu bronz cihazın işlevi konusunda kararsız kalmıştı. Çok sayıda parçadan oluşan cihazın ahşaptan dolap gibi bir kutunun içine gömülü olarak tasarlandığı düşünülüyor. Cihazın, yapıldığı tarihi takip eden 1000 yıl için dahi en karmaşık makine olduğu tahmin ediliyor. Cihazın elle çevrilen bir kolla çalıştığı varsayılıyor.

Galler’in Cardiff Üniversitesi’nden Mike Edmunds yaptığı araştırmada, ‘Antikythera’ cihazının Güneş ve Ay tutulmalarını Dünya, Ay ve Güneş’in birbirlerine konumundan tahmin edilmesine yaradığını öne sürüyor.

Edmunds ve ekibi, gelişmiş tomografi tarayıcıları yardımıyla cihazın içindeki mekanizmanın bir çizimini çıkardı. Bu çizim sayesinde parçaların şekli ve yapısı, parçaların birbirlerine nasıl kenetlendiği ve işlevleri çıkarıldı. Bilim insanları ayrıca mekanizmanın içinde metal kısımlarda büyük ihtimalle ustaların işlediği yazıların da dökümünü aldı.

Edmunds, mekanizmanın modern kol saatlerinden çok daha komplike bir yapıya sahip olduğunu vurguluyor. Edmunds’a göre Antikythera mekanizması uzun ve köklü bir geleneğin ürünü. Edmunds ve ekibi mekanizmanın bir modelini çıkararak, kullanım ve işlevini pratik anlamda sınamış olacak.

BAZI PARÇALARI HALA KAYIP
Araştırmaya katılan Selanik’teki Aristoteles Üniversitesi profesörü John Seiradakis, şimdiye dek mekanizmaya ait 81 parçanın çıktığını, bunların 30’unun el yapımı bronz olduğu ve en büyük parçada da 27 adet dişli bulunduğunu ifade etti. Seiradakis mekanizmanın bazı parçalarının hala kayıp olduğunu da sözlerine ekledi.

Antikythera mekanizmasına dair yazılı kaynaklarda bazı referanslar bulunuyor, ancak Edmunds’a göre mekanizmanın gizemi yine de sürüyor, çünkü şimdiye dek başka bir örneği bulunmuş değil. Edmunds yeni örneklerin yine artik gemi batıklarından çıkarılacağını umuyor.

ANTİKYTHERA’NIN İŞLEVİ TARTIŞMALI
İngiliz bilim tarihçisi Derek Solla Price’a göre Antikythera mekanizmasının bir astronomi saati olması muhtemel, zira o zamanlarda tarım işleri ve dini festivaller bu dönemler baz alınarak düzenleniyordu. Londra Imperial College uzmanı Michael Wright ise, Antikythera mekanizmasının Yunan Zodyak dönencesi, Mısır takvimi ve Ay’ın dönemlerini gösteren bir saat olduğunu öne sürmüştü.

Kendisi de bir astronomi profesörü olan Edmunds, Antikythera’nın aynı zamanda gezegenlerin hareket ve Dünya’ya konumlarını gösteren astronomik bir pusula olduğunu düşünüyor, zira cihazın içinde ‘Venüs’ ve ‘konum’ anlamına gelen işaretler olduğu düşünülüyor. Edmunds, cihazın Venüs ve Merkür’ün konumlarını gösterdiğini belirtiyor. Cihazın 72 parçadan oluşan bir replikasını yapan Michael Wright ise, Antikythera’nın Mars, Jüpiter ve Satürn gibi uzak gezegenleri de tahmin edebileceğini savunuyor.

Kaynak: Araştırmanın tam metni İngiliz bilim dergisi Nature’da yayımlanmıştır.

www.cuneythoca.com

Okunma 3086 kez
Cüneyt Hocam

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.