Çarşamba, 09 Temmuz 2014 18:04

Ateizme harika cevap:“Eğer inançlılar haklıysa kainatın en büyük ateisti Allah'tır"

Yazan
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

taner****@hotmail.com

Soru:“Eğer inançlılar haklıysa kainatın en büyük ateisti Allah’tır, çünkü kendisinin bir yaratıcısı olmadığını iddia etmiş ve buna herkesi İnandırmıştır..” 

Cevap: Değerli kardeşim, kusura bakma vaktim müsait değildi geç cevap verebildim. Okuduğundan tatmin olmazsan takıldığını sorabilirsin…

Bu tür cümleler sorgulanırken belli kalıplar çerçevesinde fikir üretilir. Çünkü bilim “sınır” belirler. Bu durum hem kolay çözüm bulmanızı hem de bulduğunuz çözümün bilimsel ve akılcı olmasına olanak sağlar.

Bir çadırın “temel değeri” direkleridir. Eğer direkler olursa, çadır kurulur. Bu tür sorular da “temel değer”, bir yaratıcının varlığına inanmaktır. Sorunun cevabını önce buradan başlanılmalıdır.

Bu konu daha önce “Allah’ı görememek” bağlığı altında izah edilmişti. Kısaca burada tekrar anlatayım.

Deniz kaplumbağalarının yumurtadan çıktıktan sonra denize gitmeleri denizin varlığını delildir. İçinde denize gitmek duygusu olup da denizin olmaması mümkün değildir. İnsanlar varoluşlarından itibaren taşa, kuşa, ağaca, güneşe, aya tapmışlardır. Bu tapınma içgüdüsü, “tapılacak bir varlığın” varlığına delildir. Midenin varlığı, yemeğin varlığına delildir. İbadet etme duygusu, Allah’ın varlığına delildir. (Diğer yazılarda daha detaylı ispat yapılmıştı…)

Burada akıl bir Allah’a ulaştı. Peki mahiyeti nasıldır? Neye benzer?  Ne işler yapar?

Akıl kendisinde anlayabildiği kadar bir Allah algısı oluşturur. Bu tür soruların kaynağı da “farklı algılardır”. Kimine göre Allah “zalim”, kimine göre “bir tiyatro yönetmeni”, kimine göre “ceza veren”, kimine göre de “Aşk”tır.

Allah nedir ve nasıldır gibi soruların net cevabı yoktur. Net cevap olmaması, olmadığına delil değildir.  Çünkü olduğuna dair yeterince delil vardır. Bu yüzden elimizdeki delillere göre varlığı kesindir. Buraya kadar verdiğim bilgi “âvâm” tabir edilen sokaktaki insanların, “taklitçi” Müslümanların inancıdır. Buradan sonra anlatılanlar araştırmacı ve sarsılmaz inanca sahip olmak isteyenlere rehberdir.

Varlığından emin olduktan sonraki basamakta, O’nu tanımak için çevremizde ne işler yaptığını gözlemektir. Bu gözleme “tefekkür” denir.  Bu "işler" , âriflerin kitaplarında “Esma’ül Hüsna’nın tecellisi”,"Şuunat" ya da "Şuunat-ı ilâhiye" olarak adlandırılır.

 

Matrix’i izlemişsinizdir.  Bütün dünya bilgisayar kodlarından oluşuyordu.

 

 

İkilik sistemdeki (0 ve 1) kodların birleşimlerinde farklı cisimler meydana geliyordu 100110  kalem ya da 10110001 bir kitap olabilir.  

Bizim şu anda içinde bulunduğumuz dünyanızda buna benzerdir. Gözümüzle gördüğümüz cisimler esmaların (Allah’ın isimlerinin) tecellileri dediğimiz isimlerin birleşmeleri ile meydana gelen şekillerdir. Örneğin bir bardakta 14 tane isim tecelli eder yani 14 ismin tecellisini “bardak” olarak algılarız. İnsanda görülen isimlerin sayısı 70 den fazladır yani insan, 70 tane ismin tecellisiyle “insan” olarak algılanır. Ariflerin kitaplarında bu durum izah edilmiştir. Bu kitaplar içerisinde en iyi bilgi Risale-i Nur Külliyatındadır. (Bkz : Sözler:33. Söz 30.pencere ve Lem’alar:30. Lem’a http://www.erisale.com/ )

Sonuç olarak kör bir insan kırmızı rengi anlayamaz. Her kırmızı üzerine düşündüğü ve anladığı kavram, kırmızı değildir. Allah'ı bilmek başka, inkâr etmemek başkadır, O'nunla yaşamak bambaşkadır.  Seni seveni inkâr edemezsin ama Bediüzzaman ya da Mevlana gibi âşıksan, senin gerçekten sevgilinse tanırsın. Değilse sadece varlığını bilirsin, inkâr etmezsin.

Mehmet Emin Tokadi "Allah aşkı, Resulullah sevgisi olmayan bir kalpte yaşamak yalandır.” demiştir.  Yunus Emre "Gel gör beni aşk neyledi, derde giriftar eyledi." , Bediüzzaman "Kime Allah yar ise, ona herkes yardır" "O nu tanıyan zindanda da olsa bahtiyardır, O nu tanımayan sarayda da olsa zindandadır” demiştir. .

Sevgiliyi tanımanın bazı şartları var.  Kız istemeye eşofmanla, saçı başı dağınık gideni gördün mü? Üstü başı dağınık olanın aklı da dağınıktır. Allah ı anlamak ve yakın olmayı istiyorsan halini düzeltmelisin. Bu yüzden ilm-i hal var. Sonra sorun kalmaz.  Çünkü soran bilmez, bilen sormaz.

 (Bu konu oldukça geniştir. Anlaşılması için emek ve zaman harcanmalıdır.  Ben 18 yıldır araştırıyorum...) Bu kavramı en detaylı ve bilimsel “Risale-i Nur Külliyatında” Bediüzzaman anlatmaktadır. Bu eserde Kur’an’da geçen 620 adet âyetin tefsiri bulunmaktadır. İnançsız düzeyden başlayarak ispat ve izahlarla Allah’ı anlatmaktadır. Youtube ve dailymotion üzerinden bu derslerin video anlatımlarına ulaşılabilir. En temel düzeyde https://www.youtube.com/user/sozlerkosku/videos

 ya da

 https://www.youtube.com/results?search_query=%C3%A7antac%C4%B1+necmi+abi

 linklerinden anlayabileceğiniz izahlara ulaşabilirsiniz.

İleri düzey inanç için, kendiniz okumalısınız ve okunan derslere katılmalısınız. Haftada 2-3 gün + evde kelime çalışarak 1-4 yıl arasında “avamın” pek çok sorusuna cevap verebilecek hale gelirsiniz. Sizin gayretinizle bu süre uzayıp kısalabilir.

“Şuunat” ı doğada gözlem yaparak "Kuddüs , Ehad,Ferd,  Hay,Kayyum, Adl , Hakem ve daha pek çok isimleri anlayabilirsiniz. Çünkü bizi tasarlayan, neden, nasıl yaptığını ve diğer bazı temel kavramları evrenin kullanma kılavuzu hükmündeki Kur'ân’ında belirtmiştir. İhlas Suresinde kendini tanımlar. (Surenin tefsirini Elmalılı Hamdi Yazır ve Bediuzzaman ın tefsirlerinden okuyunuz.)(Lem’alar:30. Lem’a http://www.erisale.com/ )

 

Efendiler efendisi sevgili peygamberimiz miraçta Allah'a :" Sübhaneke ma arafnake hakka marifetike ya maruf " yani “Sen sübhansın, seni hakkıyla bilemedik ya maruf” demiştir. Allah’ı tanıma ölene kadar devam eder ve bitmez. Hep yeni şeyler öğrenirsiniz.

 

Buraya kadar okuma zahmetine katlandıyanız,

  • İnançlıların haklı olduğunu
  • Allah’ın ateist olmadığını,
  • Kendisinin yaratıcı ve daha pek çok şeyi (Şuunatı) yapıcı olduğu hakkında bilgi sahibi oldunuz.

Ama

  • Tam anlamanın istekle ve gayretle olacağını öğrendiniz.

Beş yaşındaki bir çocuk sahibi arkadaşımın oğlu Allah’ı anlamaya çalışıyor. Evleri 6.  Katta …

Babasına

“Demek Allah her şeyi görüyor. Nasıl yapıyor? Buraya kadar zıplayabiliyor mu? Diye sormuştu…”

He he he …. :-)

Algılar ne kadar farklı…. Bazı şeyleri anlamak için bilgi yetmez. Beden ve nefis terbiyesi gerekir… Siz, bildiğiniz ve öğrendiğinizle amel ederseniz, Allah size bilmediğinizi öğretir…

Esasında, ilim sadece kitaptan değil, secdede talimle öğrenilir. O’na yönelin …. O sizi kendine kavuşturur…

Allah a emanet olun…

Cüneyt Notçuoğlu 

04.07.2014 - Sivas

Okunma 6387 kez Son Düzenlenme Çarşamba, 11 Ocak 2017 18:26
Cüneyt Hocam

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.