Bu sayfayı yazdır
Çarşamba, 11 Ocak 2012 19:42

Düşen uçakta 6 nükleer fizikçi vardı!

Yazan
Ögeyi Oylayın
(0 oy)

6 NÜKLEER FİZİKÇİ DE UÇAKTAYDI Isparta yakınlarında düşen Atlasjet uçağında ölen yolcular arasında Süleyman Demirel Üniversitesinin davetlisi olarak, konferans vermek üzere gelen bilim adamlarının da bulunduğu öğrenildi. Isparta yakınlarında düşen Atlasjet uçağında ölen yolcular arasında Süleyman Demirel Üniversitesinin davetlisi olarak, konferans vermek üzere gelen bilim adamlarının da bulunduğu öğrenildi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi’nce bugün düzenlenecek "fizik" konulu bir konferansa katılmak üzere Atlasjet uçağına binen ve hayatlarını kaybettikleri bildirilen yolcular arasında, Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Engin Arık, Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesinden Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan da bulunuyor.

 

Düşen Atlas Jet uçağında ölen yolcular arasında bulunan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Arık 'Atlas deneyi'nde çalışıyordu

Düşen Atlasjet uçağında ölen yolcular arasında S. Demirel Üniversitesi'ne, konferans vermek üzere gelen bilim adamlarının da bulunduğu öğrenildi. İşte o isimler: Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Engin Arık, Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesinden Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan..

http://www.youtube.com/watch?v=9EuH_DmQ9v8

İNANILMAZ TESADÜF!

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Arık'ın, İsviçre'nin Cenevre kenti yakınlarında kurulu, "European Organization for Nuclear Research (CERN)"deki "Atlas Deneyi"nde çalıştığı öğrenildi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Avrupa ülkelerinin ortak girişimleri ile kurulan bir nükleer araştırma merkezi olan CERN'de yürütülen "Atlas" deneyine Ankara ve Boğaziçi üniversiteleri "Gözlemci" statüde katılıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Grubunun başında ise Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinde düzenlenen çalıştaya katılmak üzere Isparta'ya giderken uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybeden yolculardan Prof. Dr. Engin Arık bulunuyor. Arık başkanlığındaki grup, aynı zamanda "Karanlık madde" arayan "CAST deneyi"nde de çalışıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü yetkilileri, "Atlas Deneyi"nin, yüksek enerji fiziği ile ilgili deneysel bir çalışma olduğunu, "Atlas"ın da bir "detektör" adı olduğunu bildirdi.

Bu arada, Prof. Dr. Engin Arık'ın eşinin de aynı bölümde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Metin Arık olduğu belirtildi. Ek Bilgi: Yitirdiğimiz altı "Nükleer Fizikçi"nin o uçakta bulunma nedeni olan konferansın düzenlendiği Nükleer Araştırma Merkezi CERN, acaba ne için -hangi amaçla-kurulmuştu ve çalışmaktaydı? Tam da "tercüme nükleer yasa metni"nin (Bkz, Prof. Dr. Tolga Yarman'ın ilgili makalesi http://groups.yahoo.com/group/E-DergimaniA/message/2291) Türkiye gündeminde olduğu ve duyarlı bilim insanlarımızca itirazların seslendirildiği şu zamanda, bu küçük ayrıntıyı öğrenebilmek için nedeni henüz bilinmeyen bu kazada kaybettiğimiz Prof. Dr. Engin Arık'ın TAEK'deki kendi bilgiağı sayfasına bir göz atalım: E-DergimaniA ***********

Şüphe! Uçak düşürüldü mü? 30 Kasım 2007 Cuma 14:32 Kaza 'inanılmaz' bulunuyor. Uçaktaki nükleer fizikçiler dikkat çekiyor. Korkunç şüphe şu;

İniş hazırlığındayken 'inanılmaz' bir şekilde Isparta'da dağa çakılan ve Türkiye'yi yasa boğan uçak kazası birçok soru işareti oluşturdu. Korkunç kazada hayatını kaybedenlerin arasında bulunan 6 bilimadamının Türkiye'nin nükleer araştırmalarında çok önemli role sahip oldukları ortaya çıktı. Kazanın Nükleer enerji konusunun hararetli bir şekilde tartışıldığı ve Türkiye'nin nükleer güç kullanımına ilk adımlarını attığı günlere denk gelmesi soru işaretlerini artırdı.

Vefat eden yolcular arasında Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Engin Arık, Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesinden Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan da bulunuyor.

Bu sabah Süleyman Demirel Üniversitesinin davetlisi olarak, konferans vermek üzere Isparta'ya giden bilim adamlarının mesai arkadaşlarından gelen açıklamalar da bu şüpheleri doğrular nitelikte. Bakın yakın arkadaşları esrarengiz kazada hayatını kaybeden arkadaşlarını nasıl anlatıyor? [ DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ'NDEN 3 ÖĞRETİM GÖREVLİSİ ] ÇOK ÖNEMLİ İŞLER YAPIYORLARDI Prof. Dr. Şener Fatma Boydağ ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan'ın, Doğuş Üniversitesi'nde görev yaptıkları öğrenildi. Prof Dr., Mithat Uysal, "3 öğretim görevlimiz, proje için Isparta'ya gidiyorlardı. Uçağın düştüğünü öğrendik, çok üzüldük. Çok önemli işler yapan önemli bilim adamlarıydı." diye konuştu. Öte yandan, hayatını kaybeden Doğuş Üniversitesi öğretim görevlilerinin Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ile birlikte teknoloji projesini gerçekleştirmek üzere 10 ayrı üniversiteden öğretim görevlileriyle birlikte Isparta'ya gittikleri öğrenildi. Ayrıca, yine Doğuş Üniversitesi'nden Doç. Dr. Serkan Ali Çetin'in de aynı bineceği, ancak daha sonra vazgeçtiği öğrenildi. Bu arada, üniversitede yas ilan edilerek üniversitenin bayrağı yarıya indirildi.

Doğuş Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ahmet Ceranoğlu, Atlasjet uçağının Isparta'nın Keçiborlu ilçesi yakınlarında düşmesi sonucu hayatını kaybeden üniversitenin 3 öğretim üyesinin, Türk Hızlandırıcı Merkezinin Teknik Tasarımı ve Test Laboratuvarı Projesi'nin önde gelenleri olduğunu bildirdi. Üniversitede basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Ceranoğlu, Ankara Gölbaşı'nda kurulacak Hızlandırıcı Teknoloji Merkezi için Türkiye'de 10 üniversitede çalışan akademisyenlerce ''Türk Hızlandırıcı Merkezinin Teknik Tasarımı ve Test Laboratuvarı'' projesi çalışması başlatıldığını söyledi.

Projenin yüksek teknolojiye yön veren bir çalışma olduğunu kaydeden Ceranoğlu, ''Arkadaşlarımız Türk Hızlandırıcı Merkezinin Teknik Tasarımı ve Test Laboratuvarı Projesinin önde gelenleriydi'' dedi. Bu sabah başlayacak toplantının 6 ayda bir 10 üniversiteden birinde yapıldığını hatırlatan Doç. Dr. Ceranoğlu, çalışmaların değerlendirilmesiyle ilgili bu toplantının, Süleyman Demirel Üniversitesinin talebiyle Isparta'ya alındığını kaydetti. Doç. Dr. Ahmet Ceranoğlu, ''Kaderin cilvesi. Son 2-3 ay içinde toplantının yapılacağı üniversitenin değişikliği konusunda talep geldi. Süleyman Demirel Üniversitesi daha istekli ve hazırlıklı gibi görünüyordu. Bu değişiklik yapıldı. Çalışmalar arkadaşlarımızın ölümüyle yavaşlamış veya bitmiş değildir. Bu olay bu çalışmaları hızlandırıcı bir güç olacaktır'' diye konuştu. ENGİN ARIK "CERN" ADLI MERKEZDE YÜRÜTÜLEN “ATLAS DENEYİ”NDE ÇALIŞIYORDU Isparta'nın Keçiborlu ilçesi yakınlarında düşen Atlasjet uçağında ölen yolcular arasında bulunan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Arık'ın, İsviçre'nin Cenevre kenti yakınlarında kurulu, “European Organization for Nuclear Research (CERN)”deki “Atlas Deneyi”nde çalıştığı öğrenildi. Avrupa ülkelerinin ortak girişimleri ile kurulan bir nükleer araştırma merkezi olan CERN'de yürütülen “Atlas” deneyine Ankara ve Boğaziçi üniversiteleri “Gözlemci” statüde katılıyor. Boğaziçi Üniversitesi Grubunun başında ise Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinde düzenlenen çalıştaya katılmak üzere Isparta'ya giderken uçağın düşmesi sonucu hayatını kaybeden yolculardan Prof. Dr. Engin Arık bulunuyor. Arık başkanlığındaki grup, aynı zamanda “Karanlık madde” arayan “CAST deneyi”nde de çalışıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü yetkilileri, “Atlaj Deneyi”nin, yüksek enerji fiziği ile ilgili deneysel bir çalışma olduğunu, “Atlas”ın da bir “detektör” adı olduğunu bildirdi.

İşte Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Arık'ın katıldığı konferanslarda Nükleer Enerji Santralleri hakkında aktardığı kritik ve önemli bilgiler. Toryum madeni ve gerçeği Nükleer Enerji Santralleri'nde uranyum yerine kullanılabilecek olan toryumun 21. yüzyılın en stratejik maddesi olacağını ve Türkiye'nin dünya toryum rezervlerinde 2. sırada bulunduğunu belirten Prof. Dr. Arık, "Japonya, elinde hiç toryum bulunmamasına rağmen, toryumla çalışacak nükleer enerji santrallerine yönelik çalışma yapan üç ülkeden biri. Türkiye'de ise bu alandaki bilimsel araştırmalar desteklenmiyor." 1 ton toryum = 1 milyon varil petrol "Eğer toryum kullanıma sokulabilirse Türkiye elektrik üretmek için petrol ya da doğalgaz satın almak zorunda kalmayacak. Isınma ihtiyacımız için yer altındaki yaklaşık 900 bin tonluk toryum ile ürettiğimiz elektriği kullanabiliriz." "Bugün dünyada savaşlara neden olan petrolün 1 milyon variliyle elde edilebilen enerji, sadece 1 ton toryum kullanılarak üretilebilecek."

*********

Türkiye'de petrol ugruna kimler öldürüldü ? Dünyada, petrol rezervlerinin haritasini kanla cizen küresel gücler, "Türkiye'de petrol var" diyen önemli sahislari bir bir ortadan kaldiriyor.

Muammer Aksoy, Ihsan Güven, Altan Duransoy, Raif Karadag ve Cudi daginda petrol arayan 6 mühendisin öldürülmesinin ardindaki sis perdesi aradan uzun yillar gecmesine ragmen hala kalkmadi. Faili mechul olarak arsivlerde yerini alan bu cinayetlerin, failleri gercekten mechul mü? Yoksa bu insanlarin öldürülme sebepleri, bu topraklarda "petrol var" deyip girisimde bulunmalari mi?

Evet, maalesef, Türkiye'nin zengin petrol yataklarina sahip oldugunu ve bu gercegin birileri tarafindan gizlendigini söyleyenler yine o "birileri" tarafindan bir bir susturuluyor.

Bu konudaki en önemli örnek, Türkiye'nin petrol zenginlikleri konusunda yaptigi derin arastirma ve analizlerini kamuoyu ve devlet kademeleriyle paylasan emekli kidemli binbasi Ihsan Güven'in öldürülmesi olayi.Türkiye'nin önemli hidrojeolog ve yer alti suyu doktorlarindan birisi olan Ihsan Güven, gectigimiz senelerde Tuzla'daki evinde basina sikilan tek kursunla öldürüldü. Gazete ve televizyonlarin öldürülme sebebi olarak baska kiliflari ortaya attigi bu cinayetin perde arkasinda, kara altinin arkasindaki kara güclerin bulunduguna süphe yok. Bugün Ihsan Güven'in yetistirdigi ve petrol konusunda derin bilgilere sahip bazi isimlerin "konusamaz" hale gelmesi de, Ihsan Güven cinayetinin caydirici etkisiyle izah edilebilir ancak. Cünkü Güven petrol konusunda yaptigi her calismayi devlet kademeleriyle paylasan ve bu yönüyle milli devlet politikasinin sekillenmesine katkida bulunan bir isimdi. Ihsan Güven, yine petrol konusunda cesitli calismalara imza atmis arastirmaci yazar Hakan Yilmaz Cebi'yle yaptigi son görüsmede sunlari söylüyordu: "Büyük Atatürk'ün kurdugu Türkiye'mizin kurtulusu acil paraya yani petrole kavusarak saglanabilir. Bunu en basit ve bilgili kisi net anlar (hain degilse). Bütün bunlar en belgesel ve agir ifadelerle Türkiye Cumhuriyeti'ni idare eden herkese belgeler gönderilmek suretiyle ifade edilmistir. En ufak vicdan ve izan gösterilmemi?tir. Uyanalim!"

Petrol cinayetleri sadece bununla sinirli degil. 'Petrol Firtinasi' kitabinin yazari, gazeteci Raif Karadag, Türkiye'nin petrol yataklari konusunda cumhurbaskani ve basbakanla görüsmeden bir gün önce Ankara'da bir otel odasinda ölü bulundu. Yine Türkiye'nin "milli petrol davasini" savunan önemli isimlerin basinda gelen Muammer Aksoy "faili mechule" kurban gitti!

Altan Duransoy isimli genc bir beyin, Amerika'da Türkiye'nin petrol zenginligine dair bilgilere ulastiktan sonra büyük bir heyecanla solugu memleketinde aldi. Ama onun heyecan ve bilgileri birilerini rahatsiz edince, Duransoy vahsi bir sekilde (kafasi kesilerek) katledildi.

Ve asil bomba, Türkiye'nin önemli petrol yataklarinin bulundugu Cudi daginda petrol arayan 6 mühendisin öldürülmesi olayiyla patladi. 1992 yilinda Cudi dagindaki tesisi basan PKK'li teröristler, orada calisan iscileri öldürmeyip, sadece 6 mühendisi öldürüp olay yerini terk etti. PKK'li teröristlerin sadece mühendisleri öldürmesi, Petrol cinayetleri konusunda bazi güclerin nasil nokta atisi yaptiklarinin ispati niteliginde. Bütün bunlardan sonra Türkiye'nin petrol zenginligi konusunda söylenecek pek bir sey kalmiyor saniyorum. E.Yazar ozgurkalemsor?gmail.com --------------- Erke bağlantısı

Isparta’ya inerken düşen uçakta bulunan bilim adamları kaza ile ilgili “çok ciddi” şüphelerin de ortaya atılmasına neden oldu. Bu kişilerden Boğaziçi Üniversitesi Nükleer Fizik Profesörü Engin Arık’ın bir yıl önce ortaya çıkan ve bir daha da bilgi verilmeyen “Erke projesi” içinde çalıştığını öğrendim. Bu proje geçen yıl “ayrıntı verilmeden” kamuoyuna sunulmuş ve “Hayata geçmesi halinde enerji maliyetinin sıfıra ineceği, petrol bağımlılığımızın biteceği” ileri sürülmüştü. Gerçek açıklamanın tam bir yıl sonra yapılacağı da belirtilmişti. Geçen yıl kasım ayında yapılan bu açıklamadan bir yıl geçmesine rağmen şu ana kadar hiçbir yeni açıklama yapılmadı ve proje ile ilgili bilgi de sızmadı. Kasım’ın son gününde meydana gelen bu kaza ister istemez şüphe yaratıyor.

Aynı profesörün, yine enerji bağımlılığını çok azaltacak CERN adlı projede de çalışıyor olması şüpheleri daha da artırıyor. Bu konuda fikir yürüten bazı “komplo teorisyenleri” birini ortadan kaldırmak için “genel bir kaza” yaratmanın en geçerli yol olduğuna dikkat çekiyor.

(Can Ataklı'nın 1 Aralık 2007 tarihli Vatan Gazetesindeki yazısından...)

Uçakla ilgili komplo teorisi

Uçağın düşmesi için hiçbir sebep görünmüyor. Dışarıdan müdahale mi var?

İNTERNETHABER/

Atlas Jet'e ait uçağın düşmesi şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü, kazaya yol açacak hiç bir olumsuzluk görünmüyor. Dış etkenlerin hepsi bir uçak yolculuğu için gayet uygun.
DIŞARIDAN MÜDAHALEYLE Mİ DÜŞTÜ?

Tek neden MD 80 serisi olan bu uçağın teknik hatası gibi görünüyor. Ancak Kanal 24'e konuşan Uçuş Öğretmeni Kaptan Pilot Celal Cingöz buna da pek ihtimal vermiyor. Cingöz'e göre artık tüm havayolu şirketleri uçaklarının bakımını tam tamına ve zamanında yapıyor. Cingöz "Peki o zaman bu uçak neden düşdü?" sorusuna ise söyle cevap verdi:

"Benim aklıma tek neden geliyor. Bir dış etken nedeniyle uçağın düşmesi söz konusu olabilir. Mesela yerden silah atılması, ya da uçağın içinden bir müdahale, bomba patlaması, ya da silah atılması gibi"

WORLD FOCUS SABIKALI

Daha önce bu konuyla ilgili birçok araştırma yapan Uğur Dündar ise Atlas Jet'in uçağı kiraladığı World Focus havayollarının sabıkasına dikkat çekiyor. Kanal 24'e konuşan Dündar "Bize bir ihbar geldi. Düşen uçağın da kiralandığı şirket olan World Focus bakım işlemlerini aksatıyor diye. Personel uçuş sırasında yaşanan arızalara rağmen bu uçakların uçurulduğunu ve şirketin bakım ücretinden fedakarlık ettiğini söylüyordu ki araştırmamızda da bu doğru çıktı. Bugünkü kaza büyük ihtimalle pilotaj hatasından ama bu havayolları dünyada sabıkalı bir havayolu. Uçakların kontrolleri kağıt üzerinde yapılıyor." dedi.

 

Arkadaşları öldü, o kurtuldu

Doç. Dr. Serkant Ali Çetin de o uçakta olacaktı. Ama o kurtuldu. Çünkü...
 
İstanbul -Isparta seferinin yapan AtlasJet uçağı Isparta yakınları Keçiborlu'da düştü. Ölen 56 kişi içinde Süleyman Demirel Üniversitesi'ndeki fizik konulu teknoloji projesinin toplantısına giden bilimadamları ve öğretim üyeleri de var. Doğuş Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkant Ali Çetin biletini öne almayınca ölümden kurtuldu BİLETLER İKİ GÜN ÖNCEYE ALINDI
Devlet Planlama Teşkilatı ile ortak yürütülen ve 10 farklı üniversitenin katılımı ile gerçekleşen teknoloji projesinde görevlendirildikleri için Isparta'ya giden Doğuş Üniversitesi öğretim üyelerinin pazar günü yapılması planlanan programın erken katılma kararı almaları nedeniyle biletlerini de iki önceye aldıkları öğrenildi.
RÜYASINDA HOCASINI GÖRDÜ Pazar günü gitmesi planlanan toplantıya gidecek ekip 4 kişilikti. 4'üncü isim ise Doğuş Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkant Ali Çetin'di. Özel nedenler ile biletinin tarihini değiştirmeyen Çetin, hayatta kaldı.
Çetin acı haberi sabaha karşı aldığını ve gece yarısı rüyasında Doç. Dr. İskender Çetin gördüğünü ve odasının boş olduğunu söyleyerek, "Rüyamda bir anda panige kapıldım. Koridorda koşmaya başladım ve hocamı aradım. Bir anda kan ter içinde uyandım. Sabaha karşı ölüm haberlerini alınca şok yaşadım. Hepsi birbirinden değerli insanlardı. Onlar sizler, bizler için uğraşıyor, Türkiye için çalışıyorlardı. Özel bir teknoloji projesi için 6 ayda bir düzenlenen ve 10 üniversitenin katılımı ile gerçekleşen bir proje toplantısıydı. Onlar arasında ben de yer alabilirdim fakat özel nedenlerle ben bileti erkene almadım ve iki gün sonra geleceğimi söyledim. Kayıbımız çok büyük" diyerek gözyaşlarını boğuldu. Öğrenciler ise hocalarının kendilerine çok sıcak ve ilgili olduklarını, olanlara inanamadıklarını söyleyerek ağladılar. Üniversite bayraklarını yarıya indirdi.
Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mithat Uysal ise acılarının tarifsiz olduğunu ve söyleyecek söz bulamadıklarını dile getirerek, "Hepimizin Başı Sağolsun" dedi.
 
Pilotun ailesi sabotaj dedi
Düşen uçakla ilgili düğüm çözülemedi. Pilotun ailesinden yeni iddialar var;
İstanbul-Isparta seferini yaparken düşen Atlasjet'e ait uçağın kaptan pilotu Serhat Özdemir'in ablası Nevin Öztan, kardeşinin çok iyi bir pilot olduğunu, uçağın pilot hatasından veya teknik arızadan dolayı düştüğüne inanmadıklarını, olayın sabotaj olabileceğini bildirdi.
Nevin Öztan, sabah erken saatlerde uçağın düştüğü haberini aldıktan sonra büyük bir merak ve tedirginlikle mürettebat ve yolcuların durumunu öğrenmeye çalıştıklarını söyledi. Uçağın kaptan pilotu olan kardeşi Serhat Özdemir ile mürettebat ve yolculardan kurtulan olmadığını duyduklarında gözyaşlarına boğulduklarını belirten Nevin Özdemir, şöyle konuştu:
''Evli ve 3 çocuklu olan kardeşim Serhat Özdemir, Antalya'da oturuyordu. Hava Harp Okulu mezunuydu. Aynı zamanda İTÜ elektrik-elektronik mühendisliğini bitirdi. 1981 yılından bu yana pilotluk yapıyordu. 1990 yılında ordudan ayrıldı ve bir süre ABD'de yaşadı. Daha sonra ABD vatandaşı oldu ve çifte pasaport taşımaya başladı. Benim kardeşim profesyonel bir pilottu. Teknik arızası olan bir uçakla kesinlikle uçmazdı. Uçakta öğretim üyeleri de varmış. Uçağın pilot hatasından veya teknik bir arızadan dolayı düştüğüne inanmıyorum. Sabotaj olabilir.''
28.02.2012 de çıkan bir ek haber ;
 
 
Bunu izleyin...
Okunma 5497 kez Son Düzenlenme Salı, 05 Şubat 2013 00:59
Cüneyt Hocam

Son ekleyen Cüneyt Hocam